5 Mart 2012 Pazartesi

ŞANSIMIN TOPU YOK, TOPUNUZ ŞANSIMSINIZ

Çok şanslı bir kadınım vesselam...
Kendi kendime nazar edebileceğimi bilerek üstüne basa basa yazıyorum işte şanslı olduğumu.
Kendi şansımı kendim seçtim.
Ve seçtiğim şansım bana bütün mutluluk kapılarını araladı.
Durdurak bilmeden o kapılardan içeri giriyorum. Giriyoruz...
İlk olarak dünyanın en mükemmel annesine ve babasına sahip olmak,
çocukluğum, gençliğim, şimdi de kadınlığım açısından çok büyük şans oldu benim için.
 'Anne ve babamızı seçme hakkımız yok'tu cümlesini ağzıma almayacak kadar mutlu bir çocuk oldum ben. Babasına aşık annesine hayran bir kadın olmam bunun en büyük göstergesidir sanırım.

Eşim... Gerçekten EŞİM! Kağıtta ya da gösterişte değil. Ruhumda, kalbimde, bedenimde, bütün benliğimde eşim! Geç farkedip, erken kaybetmekten çok korktuğum günüm, güneşim! Annem babamı özleyip, duygusallaşsam da arada bir, bana onların yanımda olmayışını hissettirmemeye çalışan, en ufak bir darlanmamda ''hadi annenleri görmeye gidelim' diyen bir sevgilim... Gözümün içine bakan, ben ağladığımda benimle ağlayan, bana kıyamayan delim...


Kızım... İlkim. Duru Belis'im... Aşkımızın ilk, saf, temiz meyvesi...
Allah sevdiği kuluna ilk çocuğunu kız verirmiş.
Bende yeni duydum ama kız annesi olmak ŞANSMIŞ.
Sorunsuz geliyor prensesim bize. Sıkıntı vermedi hiç annesine. 5. ayı noktaladığımız bu günlere kadar mide bulantısız, sıkıntısız geldik. Dilerim iyice ağırlaştığım, eğilip kalkmakta zorlandığım bu günlerde ilk 5 ayım gibi rahat ve huzurlu geçer.

En sevdiğim insanlarla en büyük kavgaları ederim ben.
En sevdiğim insanlara en çok kızarım ben.
En sevdiğim insanlara dilimin kemiği olmaz hiç.
Ama en sevdiğim insanlara laf söyletmem, en acısını söylerim ben!

Şanslıyım ki, sevdiklerimi sövdüğümde bana kızmıyorlar.
Sevilmekten sövdüğümü biliyorlar.
Sövüldükçe sevildiğimi anladığımı görüyorlar.

ŞANSLIYIM.
Sevilmediğimi çok çabuk anladığım, zarar gelebilecek insanları hissettiğim için çok şanslıyım.
Yediğim kazıkları, jelibonmuşcasına istediğim zaman yiyebildiğim için şanslıyım.

ÇOK Şanslıyım.
Babam gibi kocam, kızıma annem gibi anne olabileceğim için şanslıyım. 

İçimden geçenleri, dışımdan paylaşmazsam ölürüm ben.
Beni okuyan, takip eden sizler olduğu için şanslıyım.

ÖYLE TOPU FALAN YOK BENİM ŞANSIMIN.
ŞANSIM GİRİŞTEN, GELİŞMEDEN VE SONUCUMDAN...


1 Mart 2012 Perşembe

KADINA (K)ADIN NEDİR DİYE SORSANIZ...(!)


Erken değil mi?
Daha 1 hafta var oysa KADINLAR GÜNÜ'ne...
Öyle mi sahi?
Hangi kadınların günü bu?
Öyleyse okuyun!
Geçen yıl yazmış olduğum KADINLAR GÜNÜ yazımı, 
bu yıl daha ŞİDDETLE paylaşma gereği duydum hem de 1 hafta evvelinden...


Kadınım ben.
Başarılı erkeğin arkasında duranım,
Zorla evlendirilenim,
Hırpalananım.
Tarlada çalışan,
Sokaklarda doğuranım.

4 mevsim 1 yüreğimdedir.
Ben kadınım.
Nedir peki benim asıl adım?


Kadınlar günüymüş…
Pardon ama hangi kadınların günü?
Kanlı acılara gebeliği sonlanmak bilmeyen kadınların mı?
Hangimiz mutluyuz kadın olmaktan? Hangimiz(!)

Kadın sever, ilgi bekler, kıskanır, sadıktır, evine, eşine, ailesine, tüm sevdiklerine bağlıdır.
Cefakardır, vefakardır. İş kadınıdır, ev kadınıdır kimi zaman 2si 1 aradadır.
Kocasından dayak yiyen, camlarda kocasının, çocuğunun yolunu bekleyen kadındır.
Kaynanadan çeken, tecavüze uğrayan, uğruna ölebileceği evladı tarafından katledilen kadındır.
Ülke ülke gezen, bir giydiğini bir daha giymeyen, parmağında kaç yüz bin dolarlık yüzük taşıyan,
yediği önünde yemediği arkasında olan, hergün kuaföre gideni de yine kadındır.
Ne farkeder...

Kadın yüreğiyle öpen, gözleriyle konuşandır.

8 Mart kadınlar gününü 1 güne sığdırmak...
Dayak yiyen Fatma bu akşam dayak yemeyecek mi alkolik kocasından?
Çocuğunu okutmak adına hayat kadınlığı yapan Lale, gününü çocuğuyla mı geçirebilecek?
Cezaevindeki kadın mahkumlar serbest mi bırakılacak?
Kırsal kesimde hatta büyük şehirlerde bile erkek arkadaşı var diye dayak yemeyecekler mi?
Güvendiği insanlar tarafından kucaktan kucağa satılmayacaklar mı?
2 bacak arasında aranılan namusları yüzünden doğranmayacaklar mı?
Töre cinayetleri 1 gün ertelenecek mi?
Bugün çiçek alan adam yarın yine aldatmayacak mı?
Sarışınına aptal denilmeyecek mi?
Dul kalanına kötü gözle bakılmayacak mı?
Bugün ne değişecek?

Çiçek verilen/verilmeyen o ellerden kan akıyor kan!

Kadınlar kendilerini keşfedemiyorlar mahremiyeti yoğunlaştırılmış bu toplumda.
Kadın lezbiyen olduğu zaman dışlanıyor, acaba neden kendi cinsine ilgisi kayıyor düşünülüyor mu?
Hepsi mi sapkın? Hayır!
Kimine babası, kimine akrabası, kimine sevgilisi tecavüz etmiş.
Kimi satılmış.
Kimine cinsellik dünyanın en büyük ayıbı olarak anlatılmış, kimine erkekler öcü diye tanıtılmış.

Ah benim yargısız infazı kendine hak bilen milletim!
Hangi kadınların gününden bahsediyoruz, bahşettiklerinizin yanında?

Kadın biyolojik tanımının dışında tanımlanamadığı sürece adının hakkını vererek yaşayamayacak.
Şimdi pembe kimlik taşıyan ve bundan bir adım öteye geçemeyen kadınların,
sadece 1 günü nasıl kutlu olur?

Kadına (k)adın nedir diye soracak olsanız acaba cevap verebilecek mi?

Ağlayan her bebeğin tek sesi olan kadına günü değil, adı lazım!

8 Mart 2012 PERŞEMBE
Dünya kadınlarının günü, bugün bizim günümüz.
Perşembenin gelişi, dünlerden, bugünlerden kaynaklanır.
VE, 1 günlük saltanatımız anca dilde kutlanır.



Sevgilerle;

Begüm Toro BAĞCI