24 Temmuz 2014 Perşembe

KESİN BİLGİ

Birincisi şunu belirtmeliyim ''ben blogger'' değilim.
Ben sadece kendini kendi kendine yazan sıradan bir vatandaşım.
Ha okursunuz ya da okumazsınız o sizin kararınız. Ben sadece yazarım. Yerli yersiz hem de...
İnsanları gözlemlemeyi çok seviyorum. Fakat benim bi sıkıntım var.
Aslında oradan bakılınca ''aaa ne güzel'' diyebileceğiniz ama bana rahatsızlık veren bir şey bu.
Benim bir dışım var ''herkesin iyi olduğuna inanan''.
Bir de ASLA yanılmayan ''iç sesim'', beni sürekli huzursuz edip, konuşan ''iç sesim''...
Sen geç karşıma istediğin kadar masal anlat bana. Benim o iç sesim senin masalının gökten 3 elma düşürmeyeceğini bilir.
Ya da tam tersi işte. İnsanları bu kadar iyi anlamak istemiyorum.
Benimle konuşurlarken ''asıl ne hissettiklerini, ne düşündüklerini, kime ne yapmak istediklerini, kime ne demek istediklerini'' bilmek istemiyorum. Ama biliyorum.
Yooo falcı falan değilim. Bir boka benzetemem o şekilleri.
Baktırmaya gelince en önce ben kaparım fincanımı o ayrı.
Çocukluğumda bir müneccimin bokunu falan mı yedim bilemiyorum. Hatırlamıyorum.
Anneme bir sormam gerek.

Demem o ki; ben benden rahatsızım sizden değil.
Kiminiz iyi, kiminiz gerçekten kötü, kiminiz iyi görünümlü kötü, kiminiz kötü görünümlü iyi,
kiminiz hem iyi hem kötü... Hepimiz.
Neyse!

Öyle insanlar tanıdım ki şu yaşıma kadar, iyisi, kötüsü, ortası...
Kime güveneceğiz der ya insan, bende dedim onu zamanında hem de ''bile bile''.
Evet karşımdakilerin ne bok olduklarını 'bile bile'!
Görmezden geldiğim ikinci yüzlerini, hangi yüzüne vursam diye çok düşünmüşlüğüm olmuştur.
Ama vurmamışımdır. İnsanlığımdan çıkamamışımdır. Keşke çıksaymışımdır.

Bazen bazı insanlara ''ne olduğunu'' değil de '' ne olmadığını'' göstermek gerekir.
En tahammülümün olmadığı insan tipi yapmacıklığın dibine vurmuş, yalakalıkta sınır tanımayan, çıkarları uğruna BABALARINI, evet abartmıyorum ''babalarını'' satabilecek kadar aşağılık olanlar!
Yoksa herkese tahammül edebilirim. Çünkü hepimiz insanız. Hatalarımız, yanlışlarımızla insanız.

Ben bunları yazarken sanmayın ben 4 4 lüğüm.
4'ün yarısı olsam kafi...

Aman işte türlü türlü insanlarız!
Hangi birimizi yazsam ki...

Sanalistan desen ayrı bir tür, reelistan desen ayrı...
Ha neysen o'sundur. Oysa sen nesindir?
Aman banane be ne bok yerseniz yiyin. Yiyin birbirinizi.
Gülün birbirinizin suratına, arkadan ohh ver veriştir, yapıştırrrrr.
Nasılsa kulağına gitmez değil mi?

Ağızlarına dışkıladıklarım. Çemçük ağızlılar. Sizinle hiç uğraşamam.

Yağmur mu yağacak, güneş mi açacak şuan tek düşüncem bu. Balkonumda kuruldum.
Aha karşımda sayfam açık (blogger değilim!) hafiften müzik, bir gözüm gökte bir gözüm önümde.
Nasıl beceriyorum bende bilmiyorum bu kadar gözümün oynamasını.

Sabah elim bir vileda tuttu ayıptır söylemesi. Biraz terledim sanırım. Bütün evin camlarını açınca da biraz sağ tarafım tutuldu gibi. Baston yutmuş gibi dimdik duruyorum. Neyse dik durmak da güzel şey :)

Size bir dedikodu vereyim mi?
Hepiniz çok ciğersizsiniz. Kesin bilgi hadi yayalım :)

Hiç yorum yok: