10 Aralık 2014 Çarşamba

GORİL OLMAK İSTİYORUM.

Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış...
Gerizekalı dağ işte!
Ne yaptığını farkında bile olmadan öyle duruyor orada.
Tavşansa almış havucunu kırt kırt yiyip, çöpünü dağa...

Çok enteresan bir dünyada, enteresan insanlarla yaşıyoruz.
Ve hepimiz kendi çağımız ve çapımızda ruh hastalarıyız.
İnsan sever yanım olmasa ben bir hiçim aslında. İnsan sever yanım yüzünden biraz da piçim...
O konuya pek girmek istemiyorum.
Üzerinde oturduğum sandalyem, erimeye yüz tuttu. Dolayısıyla totom sandalyemin şeklini aldı. Ne kimseyi göresim, ne kimseyi sevesim var. Ama işte öyle olmuyor. Görüyorum ve ne yazık ki seviyorum. Karşılık beklemeden, insan kayırmadan insan seviyorum. Ama sevmek istemiyorum. Çünkü sevdikçe büyüyor sorunlar. Beklentiler çoğalıyor, sevilen tarafından. Olduğu gibi kabul ettiklerin, olmadığın gibi oldurmaya çalışıyorlar seni ya da öldürmeye...
Bilmiyorum. Bilmek istiyor muyum bilmediklerimi onu da bilmiyorum.
Tek bildiğim biraz sükunet, biraz huzur istiyorum. Ve çokça yazmak...
Okunmak hoşuma gitse de, hissettiklerimi tam anlamayan insanların, kendi çaplarında yorum, kahvelerine şekerleme yapmaları pek hoşuma gitmiyor.
İnsanların iyi ya da kötü hissettikleri her şey önemli benim için. İyiysem bilmek istemem mesela.
Ama kötüysem neden kötü olduğumu bilmenin ya da neden böyle bir imaj bıraktığımı bilmek isterim. Argoyum, üslupsuzum, destursuzum, ağzım biraz bozuktur. Siz ona terbiyesizlik diyebilirsiniz. Kırılmam. Siz terbiyesiz dediniz diye de terbiyesiz sayılmam.

Biliyor musunuz büyüyemedim ben. Çocuk kaldım. Hem beden olarak hem ruh olarak.
Kimine göre güzel bir şey bu. Bana sorsanıza bi güzel mi diye? Büyümek istiyorum.
Gelişmek istiyorum. Bende herkes kadar anormal olmak istiyorum.

Kendime ait dünyamda, eğlendirmeyi bilmesem kendimi, yazmasam olur olmadık, ölürdüm biliyor musunuz?
Nereden bileceksiniz... Benimki de laf...

Affedin beni; ama beni hayata bağlayan, çok sıkıntı arasında, sanki azmışcasına kendimi şarlatan etmem, ve bununla eğlenebiliyor olmam... Yaşamak için kendimi böyle yaşatıyorum işte.
Ölmemek için, insanlardaki ölümüme razı geliyorum.
Üzgünüm ama ben o değil, ben buyum.

Mutsuzken ''düşmanlarım çatlasın, ohhh süpperr mutluyum, keyifliyim, herkes beni kıskanıyor, ohh yandan yandan'' tarzı iletiler yazarsam bir gün, katıksız doğrudur. İronim çoktur, ama hüznün dibine vurmuşken, hissettiğim iyi ya da kötü bir şey varken, yokmuş gibi davranmak bana göre değil. Herkes benim mutsuzluğumu, edepsizliğimi görmek zorunda mı?
Elbet değil.
Benden ne istiyor ne bekliyorsa insanlar önce kendileri o bekledikleri olsunlar.
Bende böyleyim işte uluorta, ne  varsa ortada...
İsterdim sizin gibi içimde yaşamayı. Ama en fazla 10 dakika başarabiliyorum.
Hislerimi ya da yaşadıklarımı paylaşmamak konusunda çok başarısızım.

Ben hayatımdan mutsuz, kendi karakterim ve duruşum ya da duramayışımla mutluyum en azından. Bu da her yeni güne, akan yaşlarımın gülümseyen gözlerimden gelmesiyle uyanmamı sağlıyor.
Bazen mutluluk bazen mutsuzluk.
Ama çokça edepsizlik.

Ah bu sosyal medya maymun etti hislerimi, beni elaleme...
Goril olmak istiyorum fena mı? :)

Son olarak; Mutlu ya da mutsuz, terbiyeli ya da terbiyesiz farketmez,
Allah korkusu olan değil, ALLAH SEVGİSİ olan insanlar olsun etrafımda.

Hiç yorum yok: