19 Eylül 2011 Pazartesi

HEPSİ BU!

Bilmediklerimi bilmeyi yine istemezdim ben.
Bildiklerimi unutmayı bile isteyebilirim aslında.
Çok rahatsızım.
Oysa doğuştan rahat değil miydim ben?

Fark ne?
Farkım ne?
Bir farkım yok'muş aslında.
Bende herkes gibiyim.
Herkes ben gibi.

Ben beceriksizim.
Ben biraz alınganım.
Huysuz ve kaprisliyim.
Ben sakin gibi gözüken asiyim.

Bazen hiç umulmadık bir cümle benim yüreğimin sayfalarının yırtılmasına sebep olabilir.
Mutsuz olabilirim.
Mutlu olabilirim.

Çocuk gibiyim.
Kadındır sıfatım ama yüklemlerim çocuk...

Ben bilmem öyle dişiliği.
Ben bilmem öyle kıçımı sallayarak salınmayı.
Ben 90-60-90 değilim.
Ben yer cücesiyim.
Karamürsel sepetide diyebilirsiniz bana...

34 numara ayaklarım var.
Ufağım. Ufaklığım.
''Anaa kadına bak bee!'' diyemezsiniz bana asla en sexi kıyafetler içinde görseniz bile.


Benim artı bir özelliğim ya da güzelliğim yok.
Benim elimden gelen bir özel yeteneğimde yok.

Ben anca yazarım.
Yazar yazar bozarım.

Ben selülitleri olan, tırnakları 2 gün uzunsa 5 gün kırık olan,
ojeleri sürekli çıkan, tırnağı doğru düzgün oje tutmayan,
ayak tırnaklarına oje sürdüğünde parmakları gözükmeyen,
dar kıyafet giydiğinde göbeği fışkıran,
favorileri olan, kollarındaki kılları erkeklere rakip olabilecek boyutta olan,
saçları uyandığında kabarık, gözleri herkes gibi çapak dolan,
ağzı kokan, ufak elleriyle bir çok şeyi tutamayan, düşüren, kıran, sakar,
terleyen ama ter kokmayan,  nasırlı ufacık ayaklara sahip,
dişleri tuvalet taşı haline gelmiş, diş etleri doğuştan mor,
klasik giysileri sevmeyen, içinde kendini o giysilere ait hissetmeyen,
bakımsız, üşengeç, ağlak tuhaf biriyim ben işte.

Ordan çok mu güzel sandınız beni?
Çok özel?
Çok düzenli?
Çok sexi?
Çok bakımlı?

Maalesef!

Ben güzel ruhumun önüne geçen çirkinliğe sahibim.
Ruhum çirkin gelene anca güzel gözükebilirim.

HEPSİ BU!

Hiç yorum yok: