12 Ocak 2012 Perşembe

BENİM MİNİK YAVRUM!

Bugün yazmazsam ölürdüm.
Dünden beri cinsiyet tahminleri alıyorum, ailemden, arkadaşlarımdan...
%70'i kız %30'u erkek diyor.
Bense yine çekimser kalıyorum.
Tahminlere göre çoğunluk kız diyorsa erkek olacak diyorum.
Düşündükçe heyecanlanıyorum.
Cinsiyetini gösterir ya da göstermez bilemiyorum.
13. haftamızdayız. Ve yarın en önemlisi 2'li testimize giriyoruz.
Yavrum anasının karnında ilk sınavını verecek.
Ense kalınlığı ölçülecek. El ve ayaklarına bakılacak, parmakları sayılacak.
O kadar heyecanlı ve o kadar meraklıyım ki başka bir şey düşünemiyorum.
İster kız olsun ister erkek olsun farketmez ama lütfen lütfen lütfen sağlıklı olsun.

Sesimi duyacak biliyorum... Miniminiciğime sesleniyorum...

Önümüzdeki ömrün en vazgeçilmezi!

Yavrum benim.
Senin annen, anne karnında rahat durmayan, annesinin plesentasını yırtan,
8. ayda kanamalarla doğmak zorunda kalan, öleceği beklenen bir bebekti.
Sen bana bezeme yavrum. İstikrarlı ol, sağlıklı ol. Kilo al. İyi beslen.
Dünyadaki en güvenli yerin tadını son ana kadar çıkar. Sabırsız olma.
Senin yerine ben sabırsız olurum annem...
Henüz cinsiyetini bilmiyoruz. Herkes tahminlerde bulunuyor.
Eminim sen bizi duyuyor, hissediyorsun. Ve ilk gülücüklerini atmaya başlıyorsun.
Hep gül bebeğim sen, hiç ağlama.
Sen ne olursan ol, benim ve babanın her şeyi olacaksın.
Seni o kadar çok seviyoruz ki, bunu şimdiden hissettiğini biliyoruz.
Sesini dinlemeye çalışıyoruz.
Şuan rahat rahat dolanıyorsun, tekme atıyorsun ama bize daha duyuramıyorsun.
Ama babanla ben onunda yolunu bulduk, sen bize sesini duyurana kadar steteskopla seni dinliyoruz.
Canım benim.
Senin yaşadığını bilmek, seni hissedebilmek,
karnımın yavaş yavaş büyümesi beni nasıl heyecanlandırıyor bir bilsen...

Baban ilk varolduğunu duyduğundan beri, her sabah işe giderken seni öperek gidiyor.
Sende her sabah babanı öperek işine yollayacak, okuluna gideceksin...

Doktorumuzun bize alıştırdığı gibi yaşamaya çalışıyorum.
Bize bir sonraki randevumuza kadar olan zamanı anlattığından,
bende hiç ötesini düşünmemeye çalışıyorum. Hafta hafta inceliyorum seni, öteye gitmiyorum.
Merak etmiyor muyum sanıyorsun, sesin nasıl olacak, yüzün kime benzeyecek, ellerin, ayakların annen gibi küçük mü olacak? Ama düşünmemeye çalışıyorum.

Bizi sakın üzme bebeğim olur mu?
Sağlıklı ol. Rahat ol.
Seni çok seven ve her şeyden çok sevecek olan annen ve baban seni sabırsız bir sabırla bekliyorlar.
Yarın o güzel ellerinle bize el salla meleğim olmaz mı?
Bizde babanla sana kocaman öpücük veririz.
Annen çok duygusal, ara sıra ağlar, tamam çok ağlar:)
Ama sen etkilenme olur mu? Sen, ben ağlarken bile gül. Çünkü ben mutluluktan ağlıyorum.
Bazen sana oğlum, bazen sana kızım diyorum...
Ama inan yapılan tahminlerden dolayı annen olarak %50'de kalıyorum.
Hissedemiyorum cinsiyetini... Kırılma bana.
Babanla bizi fazla merakta bırakma.

Sen benim yıllardır istediğim, hep hayalini kurduğum miniminicik bebeğimsin.
Allahın bize mucizesi, en güzel hediyesisin.
Babanla ben senin hayırlı, iyi, sağlıklı bir evlat olabilmen için elimizden gelenin fazlasını yapacağız,
bundan hiç şüphen olmasın kuzum.

Yavrum! Güzel bebeğim.
Yarın doktorumuzun bize güzel haberler vermesi dileğimle satırlarıma son veriyorum.
Sen ne olursan ol bizim evladımızsın. BUNU ASLA UNUTMA.

4 aydır hayatta hiçbir şeyi sevmediği kadar seni seven annen,
güzel haberlerinden başka hiçbir şey duymak istemiyor.
Üzme anneni.
Hee bir de göster kukuşunu ya da pipişini:)


Seni çok seviyorum miniminiciğim:)


Hiç yorum yok: